Bozkırda sonsuz mavi
toprağa yaklaşıyor cennet
mavi çiçekler dokuyor
yeryüzüne
Çiha bir şiir söylüyor
sen de söyle diyor
bir ağaca sarılıp ağlıyorum
ne zaman vazgeçtim kendimden?
Sessizce giriyorum içimden
unuttuğum bir bahçeye,
üstat ruhuna aşkla
affet beni, şimdi geldim diyorum
dokumaya halıları
bozkır ve mavi
ellerini öpüyorum,
bir bebek gibi.
içime alabildiğim gökyüzü
rüzgârın şarkısını söyle.
hatırladığım geniş kırlarda çocukluğum
ağaçlara kurduğum evler
ve oradan dokunduğum gökyüzü
en sevdiklerim alıç, ahlat, üvez
ve bütün çalı yemişleri
ve hatırladığım şiir yazan bir çocuk
Düşlerinde kuş krallığı
nerede kalmıştım
ben o bozkırda
şimdi o boşlukta
her sabah uyanır
yeniden başlarım çizmeye
sonsuza dek dokurum bu halıyı
şimdi zahir
şimdi anladım
her şey sevilmek içinmiş
bütün o şiirler ve resimler
unutmak içinmiş bir hiçlikte olduğumuzu
kitaplarla geçen bütün yalnız günlerde
tanışmışız bozkır yolcularıyla
ve hac yolcuları olarak
kutsamışız birbirimizi omuzlarımızdan
kimi aramaya, kimi bulunmaya
çıkmış yola
ne garip hepsi sevilmek içinmiş
bilmediğimiz ne kadar sevildiğimizmiş
şimdi yeni bir isim veriyorum kendime
bir hiçliğe çok yakınım
ve adım gereği bir ota
Kaşmir'deyim ya da Anadolu'da
hiç farketmiyor artık
sırtımı sıvazlıyor ölmüş şairlerin ruhları
Tengri bana gülümsüyor
tüylerim ürperiyor
Ağlıyorum mutluluktan
Dingin bozkırda yağmur
ne varsa kaderimde
hepsi başımdan aşağı...
eriyor geçmişin zincirleri
kutsal maviyle yeniden
dansedip gülüyorum
bir hiçliğin ortasında
üstat ruhuna aşkla
sonsuza dek dokurum bu halıyı
şimdi ne söylenebilir ki bu boşlukta
rüzgârla söylediğimiz bir şarkı
bozkırda
sonsuz
mavi
sen beni hep hatırla
22/05/2015 Pelin